Tarlalarımıza Hayat Veren Suyun Karşı Karşıya Kaldığı Beş Tehdit - Bülent REİSOĞLU

Kişisel Web Bloğuma Hoş Geldiniz....

DUYURULAR

Home Top Ad

Responsive Ads Here

Post Top Ad

Responsive Ads Here

12 Şubat 2023 Pazar

Tarlalarımıza Hayat Veren Suyun Karşı Karşıya Kaldığı Beş Tehdit





Tarlalarımıza Hayat Veren Suyun Karşı Karşıya Kaldığı Beş Tehdit.

Sentetik gübreler, kimyasal böcek ilaçları ve yük- sek verimli tahıl üretim metotları, 1950'lerden beri insanoğlunun ürettiği gıda miktarını önemli ölçüde artırmıştır. Ancak bu yöntemler, tarımın en değerli maddesi olmadan kullanılamazdı: tatlı su. Ve araştırmacılar, tatlı suyun tehlike altında olduğunu söylüyor.

Kirlilik, iklim değişikliği ve yeraltı sularının aşırı kullanımı, tarımda faydalanılan gölleri, nehirleri ve akiferleri  küresel boyutta tehlikeye atmaya başladı. Bu durum, gıda kıtlığı riskini artırıyor ve Ukrayna kriziyle daha da kötüleşen bir durum haline geliyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Deniz ve Tatlı Su Şubesi Başkanı Leticia Carvalho, "İki nesildir insanlar, nispeten bolluk zamanında yaşadı" dedi. "Ancak, ürün yetiştirmemizi sağlayan tatlı su kaynaklarını azaltıyoruz. Ve bunu yapmaya devam edersek, sonuçları ağır olabilir."

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, kişi başına düşen tatlı su miktarının son yirmi yılda %20 düştüğünü ve su kullanılan ekim alanlarının yaklaşık yüzde 60'ının su sıkıntısı yaşadığını söylüyor. Bu kıtlıkların etkisi çok geniş kapsamlıdır: sulu tarım, dünya genelinde üretilen toplam gıdanın %40'ını oluşturmaktadır. Şimdi de kişi başına düşen tatlı su rezervlerinin azalmasının arkasında ne olduğuna ve bu zorlukların çiftçileri nasıl etkilediğine daha yakından bakalım.

KURAKLIK VE SUSUZLUK 

Araştırmalar küresel ısınmanın, Doğu Afrika ve Amerika Birleşik Devletlerinin batısını etkisi altına alan rekor kurak dönemler gibi uzun süreli kuraklıkları tetiklediğini gösteriyor. Uzmanlar, bunun iklim değişikliğinin en net örneği olduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi tarafından hazırlanan Küresel Arazi Görünümü (GLO), dünya nüfusunun üçte birinden fazlasının su kıtlığı çeken bölgelerde yaşadığını gösterdi. Aynı zamanda küresel ısınma, son zamanlarda Hindistan ve Bangladeş'te yaşandığı gibi, çiftçiler için korkunç sonuçları olan şiddetli sellere neden oluyor.

YERALTI SULARININ YANLIŞ KULLANIMI




Tarımda kullanılan suların yüzde 43'ünü yeraltı suları oluşturuyor. Ancak son birkaç on yılda sondaj teknolojisindeki gelişmeler, Hindistan gibi bazı ülkelerde suyun sürdürülemez bir şekilde çıkarılmasına yol açmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, küresel tahıl üretiminin yüzde 10'unun yeraltı su kaynaklarının kullanılmasıyla yapıldığını tahmin ediyor. Uzmanlar, damla sulama gibi faydalı yönetim uygulamaları ve teknolojik gelişmelerin yeraltı suyu rezervleri üzerindeki baskıyı azalta- bileceğini söylüyor.

KURAKLIK VE SUSUZLUK

Araştırmalar küresel ısınmanın, Doğu Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri'nin batısını etkisi altına alan rekor kurak dönemler gibi uzun süreli kuraklıkları tetiklediğini gösteriyor. Uzmanlar, bunun iklim değişikliğinin en net örneği olduğunu söylüyor. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi tarafından hazırlanan Küresel Arazi Görünümü (GLO), dünya nüfusunun üçte birinden fazlasının su kıtlığı çeken bölgelerde yaşadığını gösterdi. Aynı zamanda küresel ısınma, son zamanlarda Hindistan ve Bangladeş'te yaşandığı gibi, çiftçiler için korkunç sonuçları olan şiddetli sellere neden oluyor.

YERALTI SUYUNA TUZLU SU KARIŞMASI

Aşırı sulama, yeraltı su seviyesinde artışa neden olabilir ve tuzu toprağa ve bitkilerin köklerine boşaltarak büyümelerini etkileyebilir. Ayrıca, yeraltı suyunun aşırı kullanımı, iklim değişikliğinin yol açtığı deniz seviye- sinin yükselmesiyle birleşerek tuzlu suyun kıyıdaki yeraltı suyu akiferlerine nüfuz etmesine neden olabilir. Bu, mahsullere zarar verebilir ve içme suyu kaynaklarını etkileyebilir. UNEP dünyadaki nehirlerin yaklaşık onda birinin "tuz kirliliğinden" etkilendiğini tahmin ediyor.

KİRLİLİK

Bazı kurak bölgelerde, geri dönüştürüldüğünde değerli bir kaynak olan atık su, ürün yetiştirmek için kullanılır. Bu sudaki patojenler kolera veya ishale neden olabilir. Ancak çiftçiler, genellikle bu potansiyel risklerin far- kında değildir. (Sebzeleri yıkamak veya kaynatmak hastalık riskini büyük ölçüde azaltır.) Sel basmaları, kanalizasyon sistemlerini ve gübre depolarını sular altında bırakarak hem yüzey suyunu hem de yeraltı suyunu kirle- terek sorunu daha da artırabilir. Akıp giden gübre, göllerde alg oluşumuna neden olabilir ve balıkları öldürebilir. Fırtınalar ve orman yangınları, tarım ve gıda güvenliği için daha büyük riskler oluşturabilir.

Dünyanın bazı yerlerinde kirlilik yeraltı sularına da sızıyor ve mahsuller üzerinde uzun vadeli potansiyel riskler oluşturuyor. Ancak kirliliğin, bitkiler ve insan sağlığı üzerindeki kesin sonuçlarını bulmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

ARAZİ BOZUNUMU

İnsanlar, Dünya'nın kara alanının yüzde 70'inden fazlasını değiştirdi ve Küresel Arazi Görünümü 'nün "benzersiz çevresel bozulma" olarak adlandırdığı şeye neden oldu. Birçok yerde, toprağın suyu depolama ve filtreleme gücü azalmakta ve bu da ürün ve hayvan yetiştirmeyi zorlaştırmaktadır. Rapora göre, mevcut arazi bozulma eğilimi bu yüzyılda da devam ederse gıda arzında aksamalar olabilir. İklim değişikliğinin neden olduğu şiddetli yağışların ardından kuraklık dönemleri gibi ekstrem hava koşulları, arazi bozulmasını hızlandırabilir.

ÇÖZÜMLER

Sürdürülebilir kalkınma için 2030 Gündemi kapsamında bir hedef olan damla sulama ve diğer su kullanım verimliliğini artırma yollarının benimsenmesi, dünya çapında tatlı su kaynaklarına olan talebin azaltılmasına yardımcı olacaktır. UNEP ve diğerleri tarafından teşvik edilen bir başka yaklaşım da su kaynaklarının daha iyi yönetilmesidir.

Su, toprak ve benzer kaynakların koordineli gelişimi ve yönetimi, yaşamsal ekosistemlerin sürdürülebilirliğinden ödün vermeden ekonomik ve sosyal refahı adil bir şekilde en üst düzeye çıkarabilir. Bu, su sistemlerinin yönetiminde yerel toplulukların, bireylerin ve kurumların dahil olduğu uzun vadeli bir süreçtir. Kuzey Makedonya ve Yunanistan arasındaki Doyran Gölü, bu tür yaklaşımların koruma ve restorasyonu teşvik ettiği yerlere bir örnektir. Başka bir örnek de Sudan: 2020'de UNEP, oradaki toplulukların iklim değişikliğine uyum sağlamak için su yönetimi tekniklerini nasıl kullandıklarını anlatan bir rapor yayınladı. Mart 2022'de Birleşmiş Milletler Çevre Meclisi, ülkeleri ulusal ve bölgesel kalkınma planlarına entegre ederken gölleri korumaya, restore etmeye ve sürdürülebilir şekilde kullanmaya çağıran sürdürülebilir göl yönetimine ilişkin bir kararı kabul etti. Azotla ilgili ayrı bir karar, UNEP'in Üye Devletleri sürdürülebilir azot yönetimi için ulusal eylem planlarının geliştirilmesinde desteklemesini talep etmektedir. 

Kaynak:  SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ Eylül / 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen yorum yaparken dikkat ediniz:

1.-Küfürlü, siyasi veya huzur bozucu yorumlar,
2.-Reklam, spam gibi yorumlar yapmamaya, Yorumlarınız yönetici onayından geçtikten sonra yayınlanacaktır.

Post Bottom Ad

Responsive Ads Here